Sütte büyük tehlike' Çamaşır suyu...
Süt ve süt ürünlerinde yapılan hilelere çamaşır suyu da eklendi. Bu akılalmaz haber ajanslara düştüğünden beri herkesin kafasında aynı soru var: 'Çamaşır suyu gibi kendi başına son derece tehlikeli bir madde, nasıl süte girebilir?' 'İçiyoruz, bir şey olmuyor' yaklaşımın yanlış olduğunu belirten uzmanlar tek tek anlattı...
Yiyeceklerde insan sağlığını tehlikeye atacak hileler yapıldığını sık sık duyuyoruz. Ekmekten yumurtaya, zeytinyağından süte pek çok üründe rastlanan bu tehlike insan sağlığını tehlikeye atıyor. Geçtiğimiz haftalarda ise çiğ süte çamaşır suyu katılması gündeme geldi. Duyanları hayrete düşüren bu hile karşısında uzmanlar da dikkatli olunması konusunda uyarılarda bulundu. Yapılan tek hile de bununla kalmıyor tabii.
Yeteri kadar önemsenmeyen ve insan sağlığının hiçe sayıldığı uygulamaların amacını uzmanlara sorduk: Süte neden çamaşır suyu katılıyor? Çamaşır suyu gibi zehirli bir madde içeren süt içen kişiler bunu nasıl anlamıyor?
Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, “Çiğ süt doğası gereği doğru koşullarda saklanmadığında hızla bozulmaya yatkındır. Çoğu sokak sütü veya siparişle çiğ süt satanlar bu koşulları sağlayacak alt yapıları veya bilgileri olmadığı için sütün bozulmasını engellemek amacıyla süte çamaşır suyu veya hidrojen peroksit gibi insanlarda sağlık riski yaratan kimyasallar koyarlar. Yani amaç tamamen maddi çıkar” diyor.
Ankara Üniversitesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barbaros Özer, “Çamaşır suyu süte katılması durumunda, çiğ sütte yer alan ve sütün bozulmasına yol açan mikroorganizmaları öldürülmesini ve dolayısıyla çiğ sütün kesilmeden daha uzun süre korunmasını sağlar. Ancak süte veya herhangi bir gıdaya katılması kesinlikle yasaktır ve tehlikelidir.”
- Çiğ süte neden çamaşır suyu katılıyor?
- Süte katılan katkı maddelerini nasıl anlayabiliriz?
- Çiğ süte katılan katkı maddeleri insan sağlığı açısından ne gibi tehlikeler barındırıyor?
- Süte katılan çamaşır suyunun etkisi neden hemen anlaşılmıyor?
Çiğ süte katılan çamaşır suyuna dair merak edilenleri ve dikkat edilmesi gerekenleri uzmanlar hurriyet.com.tr okurları için cevapladı.
ÇAMAŞIR SUYUNU HERHANGİ BİR GIDAYA KATMAK TEHLİKELİ
Çiğ sütte maruz kaldığımız hilelerden biri de çamaşır suyu katkısı. Peki süte neden çamaşır suyu katılıyor?
Prof. Dr. Barbaros Özer: Çamaşır suyu bileşiminde ağartıcı ve mikroorganizmalara karşı etkili kimyasalları içermektedir. Temel işlevi oksidasyon yoluyla mikroorganizmalar ile savaşmak ve renkte ağarmalara neden olmaktır. Süte veya herhangi bir gıdaya katılması kesinlikle yasaktır ve tehlikelidir. Süte katılması durumunda çiğ sütte yer alan ve sütün bozulmasına yol açan mikroorganizmaları öldürülmesini ve dolayısıyla çiğ sütün kesilmeden daha uzun süre korunmasını sağlar.
Süt üretiminde temel ilke sütün sağlıklı hayvandan sağılması, el değmeden, kapalı sistemler aracılığı ile ve hızla toplama tanklarına aktarılarak 4 derece ve altına kadar soğutulmasıdır. Ancak ne yazık ki, ülkemizde üretilen sütün neredeyse yarısı (yıllık 9-10 milyon ton) herhangi bir denetim ve kontrol mekanizmasına dahil değildir. Bazı denetimsiz süt üretimlerinde çiğ sütün kesilmeden satışı ve dağıtımının yapılabilmesi için bazı hilelerin yapıldığı da bilinmektedir. Bu amaçla, soda külü, hidrojen peroksit, çamaşır suyu gibi kimyasalların süte katılması söz konusu olabilmektedir.
Süte katılan tehlikeli katkı maddeleri kaynatma ile gideriliyor mu?
Prof. Dr. Barbaros Özer: Kaynatma işlemi ile çamaşır suyu bileşiminde yer alan kimyasallarda kısmi bir parçalanma meydana gelmektedir. Ancak bu durum çamaşır suyu katılan sütü kimyasal riskler açısından güvenli hale getirmemektedir. Kaynatma ile meydana gelen parçalanma ürünlerinin de risk teşkil ettiği unutulmamalıdır.
Ebru Akdağ: Çiğ süt duruma göre en riskli gıdalardandır ve içerisine çamaşır suyu gibi kimyasallar katıldıysa kaynatarak kurtulmak çözüm olmayacaktır. Buradaki tek tehlike içine katılan kimyasallar da değil. Eğer hayvan antibiyotik ile tedavi edilmiş ise sütte antibiyotik kalıntısı olabilir. Ayrıca hayvanın memesinden gelebilecek zararlı mikroorganizmalar da çiğ sütte doğal olarak bulunur. Bunların arasında ısıya dayanıklı mikroorganizmalar varsa kaynatarak kurtulmak mümkün değildir.
ANINDA ETKİ GÖSTERMEMESİ GÜVENLİ KILMAZ
Çiğ süte katılan katkı maddeleri insan sağlığı açısından ne gibi tehlikeler barındırıyor?
Prof. Dr. Barbaros Özer: Çiğ süte herhangi bir kimyasal madde ilavesi yasal olarak mümkün değildir. Bu yasaklama uzun yıllara dayalı risk değerlendirmeleri sonucunda alınmıştır ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de geçerlidir. Çiğ süte ilave edilen koruyucu amaçlı katkı maddelerinin tüketicilerde anında bir etki göstermemesi o ürünü güvenli kılmaz. Birikimli etki olarak tanımlanan ve düşük düzeylerde bile olsa insan vücudunda birikme olasılığı bulunan kimyasalların uzun vadede insan sağlığını tehdit edeceği açıktır. O nedenle, kesinlikle çiğ süte katkı maddesi ilave edilmemesi gerekmektedir. Çamaşır suyu okside edici niteliği ile ağartıcı bir maddedir. Okside edici maddelerin çiğ sütte mikroorganizmalar üzerinde yarattığı etkilerin benzerini insan vücudunda da gerçekleştirme olasılığı bulunmaktadır.
Ebru Akdağ: Üretici kötü niyetli olmasa bile kontrolü dışındaki kirlenmeler dolayısıyla çiğ süt tüketimi tehlikeli olabilir. Bu ciddi sağlık riskleri dolayısıyla tüketime yönelik çiğ süt satışı ABD’nin 20 eyaletinde yasaktır. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) verilerine göre; ABD'de 1987'den 2010'a kadar olan dönemde, çiğ süt ve çiğ süt ürünleri tüketimi nedeniyle en az 133 salgın yaşanmış. Bu salgınlar 2 bin 659 hastalığa, 269 hastaneye yatışa, 3 ölüme, 6 ölü doğuma ve 2 düşüğe neden olmuş. Salgın ve hastalık vakalarının sayısı muhtemelen raporlamanın zayıflığı dolayısıyla tahminlerden daha da yüksektir.
Süte katılan katkı maddelerini nasıl anlayabiliriz?
Prof. Dr. Barbaros Özer: Süte ilave edilen katkı maddelerinin anlaşılması son derece güçtür. Kullanım dozları düşük olduğundan koku ve renkte herhangi bir değişim gözlenmesi olası değildir. Ancak, zaman zaman sokak sütlerinden yapılan ev tipi yoğurtlarda yoğurtlaşmanın geç olduğu ve suyunu bırakan yoğurt elde edildiği görülmektedir. Bu tip kimyasallar süt proteinlerinde de oksidasyona neden olduğundan yoğurt oluşumunda bu tip sorunların oluşmasına yol açabilirler. Dolayısıyla, ev tipi yoğurt üretimlerinde bu sorunlar ile karşılaşılması durumunda kimyasal madde ilave edildiği şüphesi akılda tutulmalıdır. Bunun yanında süte su katılmasının ve süt yağının alınması da benzer olumsuzluklara yol açabildiği unutulmamalıdır.
YAVAŞ YAVAŞ ZEHİRLİYOR
Çiğ süt alırken nelere dikkat etmeliyiz?
Prof. Dr. Barbaros Özer: Konuya gıda güvenliği penceresinden bakıldığında çiğ süt alımının riskler içerdiği açıktır. Şüphesiz ki tüm sokak sütleri ve çiğ sütler benzer hilelere maruz kalmıyor ancak hileli çiğ sütü anlama konusunda tüketicilerin bir seçeneğinin olmaması risk almak yerine çiğ sütü almamayı zorunlu kılıyor. Buna rağmen çiğ sütten vazgeçmek istemeyen tüketiciler için tek önerim 2017 yılında yürürlüğe giren Çiğ Sütün Halka Arzına dair yönetmelik hükümlerine uygun çiğ süt üretimi ve satışı yapan işletmelerden satın almalarıdır. Çiğ sütü satın aldıktan sonra yaklaşık 15 dakika kaynatmakta yarar bulunmaktadır. Bununla birlikte, kontrolsüz koşullarda kaynatma işlemi ile sütün besin değerinde kayıplar olacağı gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Bu kayıpların düzeyi endüstriyel pastörize sütler ile karşılaştırılmayacak kadar yüksektir.
Çamaşır suyundan çok az içmek hatta koklamak bile büyük zararlar verirken, süte katılan ne zaman tehlikeli hal alıyor?
Ebru Akdağ: Aldığımız miktar ve yoğunluk dolayısıyla anında hasta etmez veya öldürmez. Ancak zamanla vücutta birikir ve bize zarar verir. Anında etkisi görülmediği için çoğu çiğ süt tüketicisi, "Bu kadar zamandır içiyoruz bir şey olmadı, o halde riskli değil" gibi yanlış bir çıkarımlar yapıyor. Halbuki yavaş yavaş zehirlendiğinin farkına varmıyor. İleride bir hastalıkla yüzleştiğinde ise kimsenin aklına geriye dönüp yıllarca tükettiği kontrolsüz çiğ sütü suçlamak gelmiyor.
Prof. Dr. Barbaros Özer Çiğ süte ilave edilen çamaşır suyu ve benzeri kimyasalların insan vücuduna verebileceği zarar anlık değil orta ve uzun vadelidir. O nedenle bu tip sütleri tükettikten sonra herhangi bir rahatsızlık hissedilmemesi o sütleri güvenli ve sağlıklı kılmaya yetmez. Denetim altında üretilen süt oranı AB’de ortalama yüzde 97 iken ülkemizde bu oran yüzde 50 düzeyindedir.