Kuraklık ve küresel iklim krizine değinen Barut, iktidarı suyu ve yaşamı korumak için harekete geçmeye, kapalı basınçlı sulama sistemleri dahil kamu yatırımlarına ağırlık vermeye çağırdı. İYİ Parti'nin kuraklıkla ilgili araştırma önergesi üzerine CHP Grubu adına kürsüye çıkan Ayhan Barut, "Sonda söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum, İYİ Parti'nin grup önerisini canı gönülden şahsım ve partimiz adına da destekliyoruz" dedi.
"TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR"
Kuraklığın susuzlukla neredeyse eşanlamlı olduğuna işaret eden Barut, "Kuraklığı bir kelimeyle açıklasak, kuraklığın eşanlamlısı 'susuzluk' demektir. Yani susuz hayat olmaz, susuz yaşam olmaz. Kuraklık özellikle son yıllarda hem dünyada hem de Türkiye'mizde küresel ısınmaya bağlı, iklim değişikliklerine bağlı, havaların ve sıcakların da artmasıyla birlikte sürekli sorun gösteren ve artan bir oranda karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde kuraklık üç çeşittir: Bunlardan birincisi, tarımsal kuraklık; bir diğeri meteorolojik kuraklık; diğeri de hidrolik kuraklık ama kuraklık en fazla da tarımsal kuraklığı etkilemektedir. Özellikle, şu anda tarımsal kuraklık için su kaynakları yönetimi anlamındaki yönetimsizlikten dolayı ne yazık ki tarımsal üretim açısından tehlike çanları da çalmaktadır" diye konuştu.
Türkiye'nin su fakiri olma yolunda hızla ilerlediğini ifade eden Ayhan Barut, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Önce ülkemiz su zengini midir, bunu bir tarifleyelim. Dünya su skalasına göre ülkemiz su zengini değildir, ülkemiz hızlı bir şekilde su fakirliği yolunda ilerliyor. Dünya su skalasına göre, bin metreküpün altındaki su rezervine sahip ülkeler su kıtlığı çeken ülkeler, 2 bin metreküpe kadar olan ülkeler ise su yoksulu ve 5 bin metreküpün üzerinde, 10 bin metreküpe kadar olanlar da su zengini ülkeler sayılıyor. Peki, ülkemizde böyle mi? Ülkemizin 112 milyar metreküp su rezervi var; yıllara göre, 2000 yılında kişi başına 1.652 metreküp düşerken 2009 yılında 1.544 metreküp, en son Tarım Bakanı Sayın Yumaklı'nın açıklamasına göre de bu yıl 1.313 metreküp kişi başına su düşüyor yani Türkiye hızla su yolunda fakirleşen bir ülke. Dolayısıyla bu geçtiğimiz ekim ayında da son altı yılın en kurak sezonunu geçirdiğimiz için yağış yüzde 26,8 milimetreye geriledi; bu demektir ki yılda ortalama yüzde 27, bundan da en fazla Akdeniz ve Ege Bölgesi etkilendi."
ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ DE PAYLAŞTI
Kuraklık ve iklim krizi ile artan susuzluk riskine karşı önerilerini dile getiren Barut, şunları kaydetti:
"Peki, ne yapmalıyız değerli arkadaşlar? Biz suyumuzu idareli bir şekilde kullanıp buna bizim ülkemizi yöneten iktidarın tedbirler alması gerekiyor. Ben bu konuyla ilgili kısaca şöyle söylemek istiyorum: Birincisi, tarımda 'vahşi sulama' denilen bir yöntem var 'salma sulama', bunu terk etmemiz gerekiyor. Bir diğeri, kuraklığa karşı suyu daha az isteyen ürünlere ve bitki çeşitlerine yönelmek gerekiyor. En önemlisi de kapalı basınçlı sulama sistemine geçilmesi lazım. Bunun için de Tarım Bakanlığının, iktidarın muhakkâk ki çiftçilere destek vermesi lazım. 2004 yılından beri iktidar 'Kapalı basınçlı sulama sistemi yapacağız' diyor, dönemin son Tarım Bakanı 2021 yılında Adana'da 'Çukurova Kapalı Basınçlı Sulama Projesi için ihale açacağız' dedi; hâlâ ortada yok ve ses de yok. Kapalı basınçlı su olmazsa açık kanaletlerden, kırık kanallardan giden su hem buharlaşmayla hem de suyun israf olmasıyla yüzde 50 kayboluyor. Suyu idareli kullanmak için merkezi idarenin yani Hükümetin bu alanda çiftçilere destek vermesi ve suyu iyi yönetmesi gerekir. Zaman kaybetmeyin, harekete geçin."