7 Ekim'de başlayan ve bir ayı aşkın süredir devam eden İsrail- Filistin çatışması olağanca şiddetiyle devam ediyor. Olayın gerçekleştiği ilk birkaç günü karşılıklı çatışma olarak değerlendirsek bile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ‘’Savaştayız’’ çıkışının hemen ardından -görmeye çok alışık olduğumuz- büyük bir kıyım süreci başladı.
Alışık olduğumuz tek şey İsrail’in Uluslararası hukuku, insan haklarını ve insan onurunu ayaklar altına alarak savaş suçu işlemesi değildi elbette. Çatışmalarla beraber tüm dünyada gerçekleştirilen protestolar, İsrail ve Filistin taraftarlarının karşı karşıya gelmesi, dünya siyasetine yön verenlerin katliamlara göz yumması, boykot çağrıları, global düzeyde ünlü markların köşe kapmacaları derken bu mesele ve onun bileşenleri oldukça kanıksadığımız bir süreç aslında.
Tabi tüm bunların yanında bizim kendimize has olayları yorumlama şeklimiz ve meseleyi tersinden kavrayışımız da son derece önem arz ediyor.
Konumuz boykot. Her meselede olduğu gibi onlarca farklı görüşü bünyesinde barındıran, kimilerine göre bomboş bir çaba kimileri için de zalime karşı en etkili direniş biçimi. Ve yine tabi ki herkesin fikri kendine özel olacağı yerde bir dayatma, yıldırma çabası.
Şahsi fikrimce boykot -yalnızca İsrail-Filistin mevzusu için söylemiyorum- ‘’Ben sizden değilim’’ demenin en güzel biçimidir. Boykot bir duruştur.
Herkesin aynı yöne baktığı bir olayda kalabalıktan ayrılıp kendi yönünü çizmektir. Bir kişinin dünyaca ünlü markalara karşı tavır alması neyi değiştirecek düşüncesini bir noktada anlayabiliyorum. Tek bir kişinin ambargosuyla o marka batmaz belki -kaldı ki o tek kişiler bir araya geldiğinde yüz binleri oluşturuyor- fakat tüm bu kaosun içinde, sergilediğimiz dik duruşla hiçbir şeyi değiştiremesek de bizi değiştirmelerine karşı koyabiliriz.
Bu karşı koyuş zorbalıktan, milletin özel alanlarına müdahale etmekten ziyade daha içsel, kişisel bir tavırdır. Toplum çatışmasına, boykotu küçük görüp akıl satanlara kurban edilemeyecek kadar mühim, uzun soluklu belki de ömür boyu sürecek bir alışkanlık, yaşam tarzıdır.
Nehir denize kavuşacak, Filistin bizi özgürleştirecek.
0 0 0 0 0 0